Hayatta herşey döngüseldir. Astroloji de bu kural üzerinden çalışır. Satürn kendi ritminde hareket ederken natal haritanızda herbir gezegeninizle açı yaparak ritmini her 27-28 yılda bir tamamlar. Bu sürenin kendi içinde kriz zamanları vardır ki bu yaklaşık her 7 yıla karşılık gelir. Bu zamanlar belki duygusal ıstırap zamanları belki acının en koyu zamanlarıdır. Belki de ödenmiş bedellerin tatlı sonuçlarına eşlik edebilir. Ne olursa olsun yaşadığımızı bırakmama eğilimindeyiz biz insanlar. Ölüm denen soğuk sözcüğü dimağlarımızdan kapı dışarı ettik. Oysa hayat, yaşam-ölüm döngüsünde her zaman yeniden varolmaya gebedir.

Bir kap dolunca taşar, yeni ve taze suyun kabı doldurması için yeri geldiğinde o suyun boşalması gerekir. Bir bahçenin ilkbahara hazır olması için, sonbaharda tersyüz edilmesi gerekir. Bahçe her zaman çiçeklenemez. Bırakın, hayatınızın altüst oluşlarını kendi içsel döngüleriniz düzenlesin, dışınızdaki başka güçler, kişiler ya da içinizdeki negatif kompleksler değil.

Hayatın da bir ritmi vardır. Ölmesi gereken herşey zamanında olması gerektiği gibi ölür. Bırakın yaşam ritminde aksın. Yapışmayın ne acıya ne de duygusal girdaplara. Sadece izin verin onlara. Yıkıcı şeylerin yerini doğurgan şeyler alır bir gün. Güvenin zamanın döngüselliğine. Dışsal döngülerden alın aklınızı, içsel döngülerinize verin. Eğer böyle yaparsanız artık bir tohumdan farkınız kalmaz. Günü geldiğinde filizlenir, günü geldiğindeyse meyve verirsiniz. Böylece ağaç dalından toprağa karışıp yine can bulacağınızı bilerek en ağır transiti bile şükran ile karşılarsınız.

Gülden Bulut, 31 Mayıs 2017