”İnsanlar dünyaya prens ya da prenses olarak gelirler, ancak daha sonra kurbağa dönüşürler. Transaksiyonel analizin amacı da iletişim sorunlarını çözmenize yardımcı olarak sizi yeniden prens ve prenses olmanıza yardımcı olmaktır.” der Eric Berne
Basit bir dille anlatmaya çalışacağım Transaksiyonel analiz ile kendini nasıl prens veya prensese dönüştürebileceğinizle ilgili ipuçlarını yakalamanızı istiyorum. Bu temel prensipte esas konu iletişime dayanır. Karşınızdakiyle nasıl iletişim kurduğunuz sizin hakkınızda çok şey söylediği gibi karşınızdaki kişiyle nasıl bir alışveriş içinizde olduğunuzu da gösterir.
Transaksiyon, insanlar arasındaki iletişimle ilgilidir. İnsanlar birbirlerine sürekli ve karşılıklı olarak transaksiyonlar gönderirler. Eric Berne’nin bu kuramında yer alan benlik durumları Freud’un “id, ego ve süper ego” kavramlarıyla benzerlik göstermektedir. İnsanlar, başkalarıyla etkileşime girdikleri zaman bu üç benlik durumundan birini baskın olarak kullanırlar. Bunlar çocuk, ebeveyn ve yetişkin benlik durumlarıdır. Eğer nasıl bir benlik gösterip nasıl bir benlik halinde iletişim olduğunuz görürseniz, kendi bireyselliğinize ve farklılığınızı ayırdına varacak yola girmeniz daha kolay olacaktır.
Eğer Ebeveyn ego durumunda davranıyorsanız; -meli, – malı ifadeleri kullanır, asla, her zaman, ben olsaydım, sana söylemiştim gibi sözcükleri konuşmalarınıza eklersiniz. Uygun beden hareketleri; parmağını kullanma, diğerinin omuzuna dokunma, kollarını kavuşturma, diğerinin sırtını sıvazlama, kaşını kaldırma vb. şeklinde görülür. Bu hali aldığınızda sempatik, destekleyici, cesaretlendirici davranırken büyüklük taslayan ve azarlayıcı bir ifadeye de bürünebilirsiniz.
Bu durumu oluşturan kaynaklar geçmiş anne-baba ve tüm otorite figürlerine ait kayıtlardan oluşur. Yıllar sonra onlar gibi düşünüp onlar gibi hareket etmeye başlarız. Ebeveyn benlik durumu, olması gerekenleri hatırlatan, toplumsal kurallara göre davranan tarafımızdır. “Büyüklerin dediği doğrudur.”, “Su küçüğün söz büyüğündür.” gibi sloganlar ebeveyn egonun potansiyel olarak iş başında olduğunu gösterir.
Çocuk ego durumundaysa; senin yüzünden oldu, kimse beni sevmiyor, yapamam, banane, istemiyorum gibi ifadeler iletişimde barizdir. Kişi hırçınlık gösterir. Neşeli ve heyecanlı bir duruşu vardır. Tırnak yeme, sokulma, elini kolunu konuşurken kaldırma gibi beden hareketleri yapılır. Buna eşlik eden tatlı konuşma, kıkırdama, surat asarak sessiz kalma, hızlı veya sessiz konuşma da görülebilir.
Çocuğun tarihçesi özgürlükle başlar, istediği zaman istediği gibi hareket eder ve çevreye ilişkin herhangi bir kaygısı yoktur. Bu durumda, çocuk ego durumu kişiye doğallık verebilir ama aynı zamanda diğerlerinin ihtiyaçlarına duyarlı olmadığından saygısızlığı da varabilir. Bunun da kendi içinde sınıflandırmaları vardır. Memnuniyetsizliğini dile getirmeyen “boyun eğen çocuk”tur. Sürekli şikayet eden, herşeyi kendi üzerine alıp öfkeleneN “asi çocuk”tur. Uyumlu çocuk, ya ortama uyum sağlar ya da kendi isteklerinden vazgeçer. Özgür çocuk hali özellikle yöneticilikte önemli bir etkendir.
Yetişkin ego durumunda; fazla duygusal olmayan ama açık ve sakin ve güven verici ses tonuyla iletişim kurulur. Olaylar daha gerçekçi değerlendirilir. “Şimdi nedenlerine bakalım” gibi tümcelerle göz ilişkisinin kurulması, dikkatli bakış ve geribildirim veren bir dinleme şeklinde iletişim halinde olunur. Kişi şimdi ve buradayı dikkate alarak mantıklı ve sağduyulu davranır. Yetişkin ego durumundaki kişi kendi değer ve kurallarını oluşturduğunda “kendini gerçekleştirmenin” ilk adımını da atmış olur.
Yetişkin benlik durumu yeterince gelişmediğinde ya problemleri göremeyiz ya da ciddiyetini farkedemeyiz. Bu durumda kendimizi ve çevremizi sorgulamaksızın sorunların artmasına seyirci kalırız. Bazen de problemleri ve nedenleri fark etsek bile problemlerin çözülebilirliğini veya çözme kapasitemizi görmezden gelerek kısır döngü içine gireriz.
İşte iletişim de bu benlik durumları arasındaki alışveriştir. Etkileşimi başlatan kişi farkında olarak ya da olmayarak karşındakinin ego durumunu belirler. İlişki durumu tamamlayıcı olabilir. Örneğin iki Çocuk benlik arasında ise eğlenceli bir sohbet veya duyguların paylaşımı, iki Ebeveyn benlik arasında ise değerlerin paylaşımı, bir Ebeveyn ve bir Çocuk benlik arasında ise yardım talebi üzerine gelen öğütler veya emir ve itaat şeklinde yapıcı bir iletişim olabilir.
Ama olur da karşımızdaki uygun benlik durumunu sürdürmezse konuşmalar çatışmaya dönüşür.Buna çaprazlama iletişim diyoruz. Buna örnek olarak Ebeveyn ve Çocuk benlik arasında konuşma emir ve başkaldırma şeklindeki iletişimi verebiliriz. Eğer kişi ebeveyn benlikli kişinin hedefi olmak istemiyorsa “Bunun üzerine düşüneceğim” diyerek çatışmayı önleyebilir.
Örnekler çeşitlendirilebilir: bazen size yöneticiniz kuralları bildirirken ve kurallara uyulmadığında karşısındakini uyarmak için ebeveyn yönünü kullanır. Eğer karşısındakinin Çocuk benliğini yaralıyor, karşı tarafın duygularını görmezden geliyorsa yol göstericilikten suçlayıcılığa geçmiş olur.
Sonuç olarak hangi benlik durumunda iletişim kurduğunuzu bilmek, iletişim oyununu nasıl oynadığını da gösterir. Nerede tamamlayıcı nerede çaprazlama iletişim kuruyorsunuz? Dikkatinizi sözcüklerinize ve diğeriyle nasıl iletişim kurduğunuza yöneltin. Bu küçük analiz iletişim diliniz hakkında büyük bir farkındalık sağlayacaktır.
Gülden Bulut, 2016
Kaynaklar;
Transaksiyonel Analizin Etkili Takım Oluşturmada Kullanılması, Arş. Gör. Murat Kayalar, 2002
Transaksiyonel Analiz ve Yetişkin Olmak, Füsun Akkoyun
Transaksiyonel Analiz ve Yönetim Liderin Benliği, Doç.Dr. Jale Minibaş-Poussard