Kaç ya da Savaş!

Gökyüzündeki Balzamik Ay fazı, yaklaşık bir ay süren bir döngünün sonunu gösteriyor. Kendiliğinden olan, güç kullanamadığın halde ortaya çıkan bir başka şeye dönüşebilir şu an tanık olduklarımız herşey yani kaçışa, bırakış haline veya farkında olmadan son bir güçle savaşa!

Biz insanlar iki seçim arasında kısılıp kaldık ; kaçmak ya da savaşmak. Bu arada Zodyak döngüsünün savaşı temsil eden Koç burcu  ile başlaması, kaçısın ise zodyağın son burcu Balık burcu olması tesadüf olmasa gerek. Ayrıca Koç burcunun 12. evinin Balık burcu olması ise Koçun korkulu rüyasının müdahil olmamak olduğunu ya da gölge yönleriyle savaşmaktan korktuğunu gösteriyor bu açılım.

Peki soru şu, savaşmalı mıyız yoksa kaçmalı mı? Şu deneye bir bakalım: Bir bilim adamı, laboratuvarda işkence ettiği farelerin stres düzeylerini ölçer. Serbestçe başka bir bölmeye kaçmasına izin verdiği farelerin bir hafta sonra kan düzeylerini ölçtüğünde kan basıncı normal düzeydeyken, kaçmasına engel olduğu hayvanların kan basıncı bir ay sonra bile yüksek çıkmıştır. Kaçacak yer bulamadıkların çoğu ülser olup kilo kaybetmiş ve umutsuzluğa kapılmıştır. Bir diğer deneyde kaçmasına izin vermediği farelerin birbirleriyle dövüşmesine izin vermiş ve bu durumda farelerin kan basınç düzeylerini normal olarak ölçmüştür. Yani sonuç şudur: Stres ile başetmenin iki yolu vardır ya  savaşmak yada kaçmak!

Size her daim kaçmakta olduğumuzu söylesem. Kendini işine vermiş ailesine zaman ayırmak en büyük problemi olan kişi de kaçış halinde,  uzak doğu felsefelerinde şifa arayan belki meditasyondan başını kaldıramayan da! İnsan evladı olarak hep kaçıştayız. Afrikadan göç eden ve sürekli göç halinde olan atalarımız, kaçtıkları için bugün biz varız. Şu anda bazılarımızın mensubu olduğumuz dinler de acılarımızı dindiren afyonlar. Onlara kaçıp rahatlıyoruz. Saniyeleşen toplumsa yoksulluktan kaçmak için yaratıldı. En eski düşmanımız olan açlıktan kaçmak için de atalarımızı uyuşturucunun pençesine sığınırdı. O nedenle kaçmak bayağı ve sıradan bir seçim değildir. İncelikli ve içinde kolektif aklı barındıran muhteşem bir savaş sanatıdır.

Bu savaşı en güzel şekliyle yaşayanlar, sanatçılar. Sanatçılar kaçışlarını verimlilik timsaline dönüştürmüş durumdalar. Hem de bunu yaparken aldıkları toplumsal övgü çabası. Bağımsızlıkları ve özgünlüklerini ifade ederken yaşadıkları esrime haliyle soyutlananlar onlar.

Ama atalarımızın da sanatçılarndan farkı yoktu. Azteklerin dört yüz adet sarhoşluk tanrısı vardı. Biz, artık onlar gibi kaktüs, mantar ve türevlerine değil artık içki, alkole ve sigaraya sığınıyoruz.  Öyle ki Paracelsus’un afyonu alkolle karıştırarak elde ettiği afyon şurubunu acını ve can sıkıntısına birebir oldu. 1800 lerdeki tıp kitaplarında afyon gündelik rahatsızlıkların tedavisinde en değerli şey olarak tanıtıldı. Neredeyse her gün kokain kullanan Freud’tan, kokaine övgüler düzen diğer tarihin önemli isimlerinden bahsetmiyorum bile.

Heraklaitos, İnsanın belirli bir amacı yoktur, sürekli kaçış halinde dediği cümleyi hayatımıza uyarlamakta pek zorlanmıyorum o yüzden. Şu yazıyı yazarken ben bile kaçıyorum belki de ki her zaman gerçeği tercih etmişimdir. Yüzleşmek kaçmanın sevmediği dostu. Yüzleşmek içinse cesaret ve karanlığa göz kırpmak gerekiyor. Yine de herbirimiz için rutin, kaçısın bir parçası olduğunu gözardı etmiyorum. Boşuna astrolojide 12. ev ile 6. ev karşılıklı değil.

Olduğumuz yerde kapana kısılmış olanımız çok, ne nefret ettiğimizi patronumuzdan kaçabiliyoruz ne de zorunlu olduğumuz sorumluluklarımız altında ezildiğimiz bir hayattan bir yere gidebiliyoruz. İşte bu hal, ne savaşma ne kaçma halinin olmadığı hal, felç edici ve öldürücü. Çağımızın normalleşmiş ölümcül hastalıklarının nedeni bu hal. Siz siz olun olabildiğince kaçın ya da savaşın, seçim sizin!

Gülden Bulut, 22 Temmuz 2017,

Kategoriler

Astroloji Dergisi 

Son Makaleler

Youtube Kanalımız

Benzer Makaleler

Menü