Mizaç kişiliğin önemli yanlarından biridir. Kişilik, tutarlı davranış kalıpları, nasıl davranacağımızı ve hissedeceğimizi etkileyen ve içimizde gelişen bütün duygusal, güdüsel ve bilişsel süreçler alt başlıklarında incelenirken, mizaç insanda kalıtımsal olarak var olandır ve çevresel etkenlerle şekillendirilir.
İlk çağ filozoflarından MÖ 490-430 yıllları arasında yaşamış Empedokles, element sözcüğünü her ne kadar kullanmamış olsa da, toprak, hava, ateş ve suyu evreni oluşturan dört öğe olarak ortaya koyar. Dört element kavramını genişleterek detaylandıran ise Aristotales’tir. Dünyayı Ay-altı diye tabir etmiş ve onu oluşturan dört elemente, soğuk, sıcak, kuru, nemli gibi özellikler atamıştır; ateş sıcak ve kuru, hava sıcak ve nemli, su soğuk ve nemli, toprak ise soğuk ve kurudur.
Dört element, kişiliğe ait unsurlardan mizacın sınıflandırmasında etkin rol oynar. Hipokrat, Empedokles’in kuramından yola çıkarak dört mizaç kuramını geliştirmiştir. Hipokrat, insan vücudunun dört elementten oluştuğunu söyler, bu element vücudun dört sıvısına tekabül eder. Bunun için kanı ayrıştırırır ve bunları adlandırır. Bunlar, melonkolik (toprak), flegmatik (su), sanguine (hava) ve kolerik (ateş)dir. Hipakrot’a göre bu dört mizaç dengede olduğu zaman kişi mükemmel olur. Aşağıda yer alan tablolarda, element-mizaç ve element-burç ilişkilerini inceleyebilirsiniz.
-
Mizaç Kalite Element Vücut sıvısı Sanguine sıcak & nemli Hava Kan Kolerik sıcak & kuru Ateş Sarı Safra Flegmatik soğuk & nemli Su Phlegm Melankolik soğuk & kuru Toprak Kara Safra
-
ELEMENT
BURÇLAR
ATEŞ
Koç
Yay
Aslan
TOPRAK
Boğa
Başak
Oğlak
HAVA
İkizler
Terazi
Kova
SU
Yengeç
Akrep
Balık
1.Sanguine: Kan pıhtısının üst kısmı kırmızı olarak görülüyordu. Kanın bu kısmını “kanlı” anlamına gelen Latince sanguineus denmiş ve daha sonra sanguine olarak tanımlamıştır. Sanguine mizaç sağlığı, dengeyi, karışımı ve aşırılıklarından kaçınmayı ifade eder. Bu mizaç, ılımlı gezegen Jüpiter tarafından yönetilen ılımlılaştırma ve nemlendirme etkisiyle ele alınır ve ilkbahar ve hava elementi ile ilişkilidir.
2.Kolerik: Kanın pıhtıdan ayrıldığında serum içinde sarı safra görülür. Ona Latince cholericus, Yunanca cholerikós, tezcanlı, sabırsız ve kolayca kızan anlamına gelir. Bu mizaç Mars tarafından yönetilir. Yaz mevsiminin ve ateş elementiyle ilişkilidir. Doğası sıcak ve kurudur.
3.Flegmatik: Kan parçalara ayrıldığında beyaz kısmı, discharge anlamına gelen, Latin phlegma olarak adlandırılır. Flegmatik tip, tembel, uyuşuktur. Empati yeteneği gelişmiş olduğundan diğerlerinden kolay etkilenir. Nemlendiren ve soğutan etkisinden dolayı Venüs ve Ay, su elementi ile ilişkilendirilir. Kış mevsiminin soğuk ve nemli doğasıyla ilişkilidir.
4. Melankolik: Pıhtının en alttaki siyah parçası, siyah safra olarak tanımlanmıştır, Yunanca melan (siyah) ve cholerikós (safra) sözcüklerinden oluşur. Bu mizaç soğuk ve kurudur,sonbahar mevsimiyle ilintilidir. Mars ve Satürn tarafından yönetilir. Bu mizaca sahip olan kişi, toprak elementi özelliklerine sahiptir, Ketum ve dayanıklı bir yapıları vardır.
Jung ise, dört elementi psikolojik yönden ele almıştır. Ruhun iç çekirdeği olan selfin kendini çoğu zaman dördül yapılarda gösterdiğini söyler. Jung, dördü sağlam tam bir yargının mantıksal temeli olarak görür; ufku tam olarak tanımlamak için ufkun dört yönünün söylenmesi gibi. Ruhsal yönelişin de dört yönü vardır. Bu fonksiyonlar, düşünme (hava), hissetme (su), sezgi (ateş), duyum (toprak)dur.
Jung, ateş elementinin kişilik tiplemesini sezgi fonksiyonu ile bir tutar. Ateş elementi burçlarını, Jung’un sezgisel tipiyle uyuşturmak kafaları karıştırabilir. Sezgisellik, algılamanın somut temeller bilinmeden, bilinçaltında oluşan ve çeşitli olgular arasındaki karmaşık ilişkileri algılayabilme yeteneğidir. Ateş burçları, bildiğimiz iyimser, dışadönük, benmerkezci özelliklerinin dışında sahip oldukları sezgisel nitelikten dolayı gelecekle ilgilidir. Çünkü dün geçip gitmiştir, bir potansiyel barındırmaz, gelecek ise sonsuz seçeneklerle doludur.
Psikolojik açıdan toprak elementini duyumsama fonksiyonuna eşdeğer tutmuştur. Beş duyu ile algılama sağlayan, somut, elle tutulabilir gerçekler üzerine odaklaşan, gelecekten çok şimdiyi düşünen, gerçekle desteklenmeyen bilgilere güvenmeyen duyusallıktır. Jung, duyusal (toprak) tiplerin çevresini göründükleri gibi görmek istediklerini bu nedenle o nesnenin yanıbaşındakilere dikkatini yoğunlaştırmadıklarını söyler. Yani nesnenin bütünselliğini gözardı ederek şeyleri geniş alanda değerlendiremezler. Toprak burçlarının her birinin somutu algılayış ve değerlendirme ölçütleri birbirinden farklıdır. Boğa burcu, maddeye karşı aşırı sahiplenici davranarak, dar bakış açısıyla dogmatik davranabilir ve görmediği şeyleri var olarak kabul etmez. Başak burcu, bir ormana baktığında ağaçları görür yani bir bütün içindeki ayrıntılara odaklanır. Oğlak burcuysa dünyadaki varlığını sosyal statüsüne bağlayarak dünyaya tutunur. Toprak elementi, kendini direk ortaya koymamasına rağmen, ona ait olan tehlikeye girdiğinde veya güvenliği tehdit edildiğinde savunmaya ve harekete geçer. Karşıt özellikleri sayılabilecek sezgisellikten (ateş) uzaktır. Toprak elementi vurgusu yüksek olan kişi, neşe ve mutluluk gösteren bir çocuk gibi değil, daha çok sorumluluklarının bilincinde, ruhen yaşlı bir ergen gibi davranır. Bu karşıt doğa yüzünden ateş burçlarına çekim duyar. Her ne kadar aralarındaki ilişki hava-su birlikteliği kadar zor olmasa da kolay olmayacaktır. Ateş burçları, bilinmeyen, yeni olan ve onları heyecanlandıran şeyleri arzularken, toprak burçları dünyayı bir çerçeve içine almayı ve belirli bir şekle sokmayı isteyecektir.
Hava elementini düşünme fonksiyonu ile eş tutar. Düşünsellik işlevi, bilginin akılla ve akıl yürütme yoluyla belirlendiği, mantığa dayalı çözümleme yöntemlerini kullanan ve yargıya varmak için akılcılık arayan, kişiselleştirmeyi dışlayarak değerlendirme yapılmasıdır. Düşünme ve hava elementinin eşdeğer kavramlar olarak anılmasının izlerini astrolojide de görürüz. Hava, zodyak çemberindeki herhangi bir hayvan figürü içermeyen tek elementtir. Yani içgüdüsel doğadan uzaklaşarak, insanlığın düşünme fonksiyonunu ön plana çıkarır. Bu nedenle, hava burçları kendilerini günlük yaşamın anlık deneyimlerinden soyutlama kabiliyetine sahiptir, böylece yaptıkları her şey belirli bir nesnellik ve mantık içerir.
Jung, kişilik tiplerini açıklarken su ile ilgili olan işlevi hissetme fonksiyonuyla ilişkilendirmiştir. Duyguları ile temas halinde olan Yengeç, Akrep ve Balık burçları, objektiflikten yoksun, kendi pencerelerinden bakarak rasyonaliteyi kaybeder ve irrasyonel olarak anılırlar. Subjektif bakış açıları nedeniyle başkalarının fikirlerini anlamakta zorluk çekerler. Genelde ilişkilerinde terkedilen ve reddedilen taraf olurlar. Çünkü duygusallıklarıyla karşı tarafı boğabilirler. Aslında her terkedilişleri mantıklı ve objektif davranışlar geliştirmek için onlara sunulan bir fırsattır.
Gülden Bulut, 2014