Mutluluk ne kadar yakın?
Mutluluk kimimiz için haz, kimimiz için onur, saygı ve başarı kimimiz içinse zenginlikle gelen doyum halidir. Bazılarımız mutlu olabilmek için yeteri kadar parası olması gerektiğini düşünür, bazılarımız diriliğini korumanın ve genç kalmanın insanı mutlu edeceğini düşündüğünden bunu elde tutmak için didinir durur. Bazıları ise dünyanın geçiciliğinden sıyrılacak gizemli ve sonsuz bir dünyanın mutluluk getirdiğinden bahseder o nedenle de ya içer ya da afyon gibi dine sarılır.
Tüm bunlar, mutsuzluk duygusundan kurtulmak için yapılan eylemlerden ve düşüncelerden birkaçı. İnsanın para sahibi olunca mutlu olabileceğini söyleyen, günümüzde sosyal medyayla da oldukça desteklenen görüş çoktan çürütüldü. Hatta gelir seviyesinin artması halinde mutluluğun önemli bir ölçüde artmaması neo-iktisadi kuramı savununanları bile fazlasıyla hayal kırıklığına uğrattı. O nedenle bize güzel vitrinlerde sunulan kolayca cezbine düştüğümüz maddiyatın somut hali, kocaman bir tuzak. Mutluluk yolunu, dibi görünmeyen şişelerde aramak ise insanın çaresizlik halinin dışavurumu. Başarının getirdiği mutluluğu gözlemlemekse çok kolay. Çok önemli varsaydığınız bir işi başarın ve görün! Mutluluğunuz en fazla bir iki gün sürecektir.
Peki mutlu olmanın formülü ne? Geçmişten günümüze filozoflar, sosyologlar, psikologlar mutluluğun ne olup ne olmadığıyla yakından ilgilenmişler. Aristo mutluluğun insanın nihai amacı olduğunu söylemiş ve her eylemin amacını mutluluğa bağlamış. Çağdaş filozoflardan Russell ise mutluluğun insanlara karşı dostça bir tutum sonucu geliştiğini söylüyor. Mutlu insanı geniş ilgileri olan, sevgisini özgürce ifade eden derin bir içtenlikle yaşamı yaşayan olarak tasvir ediyor. Aslında belki tüm bunları da kapsayan en büyük cümle “akışta kalmak.” Mutluluk “an”da kalarak herşeyi hissedebilmek, çevreyle etkileşim haline olabilmektir. Yaşama katılabilecek yürekliliği ve kendini yaşama cesaretini gösterecek insan “mutludur. Üreten, seven, paylaşan ve akışta kalan insan “gerçekten” mutludur!
Gülden Bulut, 2016