Astrolojide sistemin nasıl işlediği ilk akla gelen sorulardandır. Astrolojiyi anlamamıza yarayacak bir teori ortaya sunulabilir mi? Nasıl olur da birbirleri arasında bağlantı olmayan olaylar aynı zamanda meydana gelir? Örneğin siz birini düşünürken o kişi sizi telefon arayabilir. Veya aklınızdan bir düşünce geçerken onunla ilgili bir kitap karşınıza çıkabilir. Başka bir bakışla kötü şeyle hep mi üst üste gelir dediğimiz şeydir bu. Bunu doğum haritamız nasıl açıklayabilir? Bir astrolog bağlantısız gibi görünün içsel ve dışsal olayların dinamiğini doğum haritası ile anlamladırabilir. Örneğin kişinin kardeşi bir işe girdiğinde, kişinin 3. evi aktive olmaktadır. Kişi bu zamanda yeni bir kursa başlar, yine 3. eviyle ilgili bir gelişme yaşar. Bununla birlikte patronunun hastalandığı haberini alabilir. Çünkü türetilmiş 10.evin (patron) 6.evi (hastalık) kişinin yine 3. evine tekabül etmektedir. Dışarıdan bakıldığında aynı anda meydana gelen olaylar birbirinden bağımsız gibi gözükse de haritada bir karşılık bulmaktadır. Böyle başka örnekler de verebiliriz.
Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung, Kuantum fizikçisi Wolfgang Pauli ile çalışarak bu rastlantısallıkların nasıl meydana geldiğini açıklamaya çalışmıştır. Sonunda eşzamanlılık teorisini ortaya koymuştur. Eşzamanlılık bir diğer adıyla senkronizasyondur. Senkronizasyon, Yunanca “birlikte” anlamına gelen “syn” ile “zaman” anlamına gelen “choronos” kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur.
Jung verdiği bir örnekte yaşadığı eşzamanlılıktan şöyle bahseder.
“Bugün cuma, öğle yemeğinde balık vardı. Birisi tesadüfen başka birisine Nisan şakası (İngilizce “April Fish”, fish=balık) yapma geleneğinden bahseder. Aynı sabah, yarısı insan, yarısı balık olan bir yazıtı fark ettim. Öğleden sonra, aylardır görmediğim eski bir hastam bana, yaptığı çok etkileyici balık resimlerini gösterdi. Akşam yine bana, üzerinde balığa benzer yaratıklar olan bir işleme gösterdi. Bunu izleyen 2 Nisan sabahı, yıllardır görmediğim bir başka hastam, rüyasını anlattı, rüyasında ayaklarının dibinde karaya çıkan büyük bir balık görmüştü.”
Jung, ardarda yaşadığı balık karşılaşmalarının eşzamanlı olduğunu farketmiştir. Birbirinden bağımsız olaylarda aynı sembol tekrar etmektedir. Buradan astroloji dönecek olursak, eşzamanlılık teorisi astrolojinin çalışma prensiplerini tamamıyla anlatmaktadır. Ay, dünya üzerinde gel-gitlere neden olsa da, diğer göksel vücutların dünyada bu denli bir etkisinden bahsedemeyiz. Milyonlarca km ötedeki gökcisminin bizim üzerinde bir etki yaratmasından ziyade aslında olan şey göksel konfigürasyona eş zamanlı olarak zihinsel ya da somut olayların meydana gelmesidir.
Kozmoz ile yerküre arasında bir senkronizasyon vardır. Kişinin doğduğu andaki gökyüzü yerleşimine eşzamanlı olarak olaylar paralellik gösterir. Hiçbiri birbirinin nedeni ve sonucu değildir. Bir bebek nefes alıp yaşama karıştıktan sonra doğduğu mevsimin ve zamanın kalitesine uygun bağlantılı doğayı yaşama geçirir. Astrolojinin çalışma prensibi tam olarak budur. Carl Gustav Jung, astrolojinin yaşamlarımızda nasıl etkili olduğunu defalarca yinelemiştir. Özellikle Uranüs veya Satürn transiti sırasında hastalarındaki psikolojik kriz zamana karşılık geldiğini gözlemlediğini söylemiştir. Jung, ayrıca “Aion” adlı eserinde İsa’nın Balık Çağı’nda, bahar ekinoksunun Balık burcuna girmesiyle ortaya çıkmasının senkronize olaylar olduğunu belirtir.
Hermetik öğretilerden “Yukarıda ne varsa aşağıda da o vardır” yasası tam anlamıyla eşzamanlılığa işaret etmektedir. Herşey senkronize şekilde hareket ederek, büyük bir uyum ve ahenk içindedir. Astroloji de bu uyumumun sembolik karşılığıdır.
Gülden Bulut, Ağustos 2021
(1) Jung, C.G., Eşzamanlılık, İstanbul, 2009, s.39.
(2) Bulut, Gülden, Mitolojik Astroloji ve Psikoloji, İzmir, 2014, s.25-26.