“Karmik açılar”, bir kişinin dış gezegenleri (Satürn, Chiron, Uranüs, Neptün ve Pluto) ile diğerinin kişisel gezegenleri arasındaki oluşan açılardır. Bunlar ilişkideki daha ağır enerjilerdir ve daha derin derslerimizi deneyimlediğimiz yerlerdir. Partnerimizin dış gezegenleri kişisel gezegenlerimize açı yaptıklarında, ortaklarımız o gezegenin hayatımızdaki rolünü üstlenirler ve bu da o gezegenin enerjisini tam olarak deneyimlemeyi ve bütünleştirmeyi öğrenmemize neden olur. İlişkilerimizdeki karmik açı deneyimlerimiz, ilgili gezegenin transitini deneyimlemeye çok benzer bir enerjidir. Aradaki fark, transitlerin eninde sonunda geçecek olmasıdır, ancak karmik açının enerjisi, partnerimizle ilişki içinde kaldığımız sürece her zaman mevcut olacaktır. Karmik açıları ağır ve genellikle tatsız olarak sınıflandırmak kolay olsa da, bunlar çoğu ilişkinin gerçeğidir. İlişkilerimiz, manevi derslerimizi mümkün olan en hızlı ve en verimli şekilde öğrenmemize yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Bu anlamda, ilişkilerimizin ana odağı karmik açılarda bulunur.
Hayatımızdaki hemen hemen her önemli, uzun vadeli ilişki en az bir major karmik açı içerirken çoğu ilişki birkaç tane içerir. Aslında, astroloji bir ilişkinin ne kadar süreceğini tahmin edemese de, karmik açıları olmayan ilişkilerin ve özellikle Satürn’den kişisel gezegenlere açıları olmayan ilişkilerin çok uzun sürmesi olası görünmez. Kritik öneme sahip olanlar, bir kişinin dış gezegenleri ile diğer kişinin Ay’ı ve / veya Venüs’ü arasındaki açılardır çünkü bu bağlantılar, bireylerin birbirlerinin güvenlik ve onaylanma ihtiyacını ne kadar karşılayabilecekleri üzerinde doğrudan ve önemli bir etkiye sahip olacaktır. Özellikle, güveni veya onaylanmış hissetmeyi engelleyen natal açıları ve bu davranışları güçlendiren karmik açıları not etmek önemlidir.
Örneğin, bir bireyin haritasında Ay kare Uranüs varsa, partnerinin Uranüs’ünden kişinin Ay’ına olan herhangi bir açı bu yönü güçlendirecektir. Ay kişisi, Uranüs partnerine reddedilme ve terk edilmeyle ilgili kendi Uranüsyen sorunlarını yansıtacak ve bu ilişki Ay kişisine, reddedilme ve terk edilmeyle ilgili bazı temel sorunlarını iyileştirme fırsatı sunacaktır. Bireyler, ilişkide yaşadıkları sorunların, aslında yaşadıkları kendi korkuları ve ilişkideki partnerlerine yansıttıkları yanlış inançlarının yansımalarından başka bir şey olmadığını anlayana kadar iyileşmek mümkün değildir. İlişkide temel güvenlik ve doğrulama modellerimizi tetiklemekten kaçınmanın en iyi yolunun, dış gezegenleri natal haritalarımızı güçlendiren partnerlerden kaçınmak olduğunu varsayabiliriz.
Ne yazık ki, bu tavsiyeye uymak neredeyse imkansızdır. İlişkilerin tüm amacı, onları kendi yanlış inançlarımızı iyileştirmek ve kim olduğumuzun gerçeğiyle yeniden bağlantı kurmak için kullanmamızdır. Bunu, o mükemmel ortakları hayatımıza çekerek yapıyoruz ve kaçınılmaz olarak, ortaklarımızı mükemmel yapan şey, kendimizin en çok bütünleştirmemiz gereken (ve en azından deneyimlemek istediğimiz) parçalarımızla yüz yüze getirmeleridir. Yanlış inançlarımızı ve olumsuz kalıplarımızı her zaman iyileştirebileceğimizi unutmayın. Ay veya Venüs’ümüz için ne kadar zor açımız olursa olsun, bu enerjilerle hem kendi başımıza hem de ilişkimizde kendimizi güvende ve onaylanmış hissetmemizi sağlayan bilinçli ve yetenekli bir şekilde nasıl çalışacağımızı bir şekilde öğrenebiliriz.
Kevin Burk, Astrological Relationship Handbook
Çeviren: Gülden Bulut