İlişkinin Ritmi

Bir ilişkiye başlamak için doğru insanı bulmak yetmez, doğru zamanda karşılaşmak gerekir. Partnerimizle tanıştığımızda yaşamımızda neler olduğu sorusunun cevabı önemlidir. Belki acı kaybımız sonrasında ilişkiye başlamış olabiliriz veya belki uzun zamandır yalnızlık döneminden sonra artık ilişkiye hazır olduğumuzu düşünürüz. Uzun süreli bir ilişkiden çıkmış kişinin yeni bir romansa yelken açması pek de doğru görülmez. Çünkü travmatik yaşantılardan sonra ilişkiye tutunmaya meylimiz daha fazladır. Aynı şekilde yalnızlıktan korkan kişinin ilişkiye paldır küldür girmesi de sağlıksız bir girişimdir. Öyle ya da böyle diyelim ki bir ilişkiye girdik, saat tanışıklık anından itibaren çalışmaya başlar. Akrep yelkovan misali döner ve bizi gece ve gündüzle karşılaştırır. Gün ışığında yaşanan aşkın gecenin köründe yaşanandan farkı olacaktır. Bazen ilişkimiz en ufak bir esintide savrulurken bazen bir köknar gibi sağlamdır ilişkimiz, engin denizlere açılmıştır, pruvası sevgidir. Astrolojik olarak bu saat nasıl çalışır, döngüselliği bir kurala bağlayabilir miyiz peki?

İlişkinin ilk bir yılı gidişatı açısından belirleyicidir. Güneş’in zodyak etrafındaki bir yıllık yolculuğu üzerinden ilişkinin gelişimsel aşamalarını sınıflandırırsak ilişkinin ilk 3., 6., 9. ve 12. ayları kritik aylardır, bu aylarda çatışmalar yüzeye çıkar. İlk baş-ta her şey güllük gülistanlıktır. Birbirini keşfe çıkan aşıklar yepyeni bir ülkeye doğru seyahat eden yolcular gibidir. Bilmedikleri yollardan geçerken, etrafa ilk kez bakmanın ve oradakileri anlamlandırmanın keyfini sürerler. Yeni şeylerle tanışma, çatışmaların sümen altı edilmesine neden olur. Üçüncü ayda, Güneş transiti natal Güneş’e kare açı yaparken, ilişkide bir kıpırdanma başlar. İstekler çakışır, iki kişi farklı istikametlere gitmek isteyen iki yolcu gibidirler, ya uzlaşırlar ve aynı şehre gitmeye karar verirler ya da ikisi de başka hayallere yelken açarlar. Bu dönemi atlatanlar ikinci büyük krizi altıncı ayda yaşarlar. Bu evrede, Güneş ilişkinin bağlangıcındaki Güneş konumunun karşısına geçmiştir. Daha önce halı altına süpürülen bir şey olmuşsa, artık kendine saklanacak yer bulamaz. Sevgililer uzlaşıp sorunu çözebilirler veya hiçbir yere varmaksızın çatışmayı tırmandırabilirler. Artık yeni bir soruyla karşı karşıya kalırlar: tamam mı devam mı? Dokuzuncu ayda, transit Güneş natal Güneş’e kapanan bir kare yaparken, sevgililer yeni bir testle karşılaşır. Ve bir yıl tamamlandığındaysa her evreyi sağ salim atlatan çift, ilişkide ilkbaharı, yazı, sonbaharı, kışı görmüş, dört mevsimi yaşamış olur. Ama her şey bitmiş değildir. Sevgililer, devam eden süreçte yeni yeni sınavlardan geçecektir. Çatışmaların sonu türlü türlü olabilir: Tarafların birinden biri baskın gelebilir veya her iki taraf da küçük ödünlerle uzlaşabilir ya da çiftler gerilime dayanamayıp ayrılırlar veya geri çekilirler. Hangi tepkiyi verirlerse versinler zaman içinde yeni yeni çatışmalar onları beklemektedir. Verdikleri tepkilerle ya yeni bir döngüyü hak ederler ya da kışın çetin soğuğunda ilişki donarak ölüme mahkum olur.

Zamanın lineer değil de döngüsel olması astrolojinin çalışma prensibinin temel eksenidir. Başlangıç ve son vardır ama sonlar yeni başlangıçları doğurur. Fakat her yeni başlangıç, geçmiş döngünün deneyimlerinin öğrenilmişlikleriyle başlar. Ve her döngü bir diğerine benzer gözükse de kendi içinde eşsizdir. Astrolojinin de tam olarak yaptığı iyi bir yorumla bu döngülerdeki anlamı gözler önüne sermektir.

Gülden Bulut, 2024

Her hakkı saklıdır.

Kategoriler

Astroloji Dergisi 

Son Makaleler

Youtube Kanalımız

Benzer Makaleler

Menü