Astronomik Öyküsü:
Plüton’un keşfediliş öyküsü Neptün’e benzer. Neptün’ün ötesinde bir gezegen olması gerektiğini düşünen Percival Lowell, uzun yıllar boyunca gökyüzünde saplantılı bir şekilde Plüton’u arar. Fakat tüm çabalarına rağmen hiçbir sonuç alamaz. Çünkü Plüton beklenenden küçük ve soluktur. Lowell bu yüzden onu gözden kaçırmıştır. 1916 yılında Lowell’ın ölümüyle Plüton’u arama işi rafa kaldırılır. Ta ki 1926 yılında Cyle W. Tombaugh isimli astronom bu görevi devralıncaya kadar. Tam 4 yıl yarım milyon yıldız arasında en ufak bir hareket arar. 18 Şubat 1930’da yıllarını Plüton’u keşfetmeye adayan Lowell’ın doğum gününde, gezegenin görüntüsünün bir görünüp bir kaybolduğunu keşfeder, gezegen yer değiştirmiştir. Ve nihayet bezdirici süreç sonunda Plüton keşfedilmiş olur. Gezegenin isminin konulması keşfi kadar olaylı geçmiştir. Ama sonunda 11 yaşında bir kız çocuğunun önerdiği isim (Plüton) gezegene verilir. Aslında bu son derece yerinde bir karardır çünkü gezegen, Roma mitolojisinde yeraltı tanrısı olarak geçen Plüton gibi dondurucu ve karanlık bir yerdir. Plüton, 24 Ağustos 2006 tarihinde Prag’da yapılan toplantıda gezegen sınıfından çıkarılmış, cüce gezegen sınıfına koyulmuştur. Plüton çok uzak olduğundan büyük teleskoplarla gözlendiğinde bile oldukça sönük bir ışık noktası olarak gözükür. Plüton’un esas olarak nitrojenden ve biraz da karbonmo noksitten oluşan kalın ama seyrek bir atmosferi vardır. Gözlemler sonucu Plüton’un çapının 2390 km olabileceğini saptanmıştır. Büyüklüğü Ay’ın 1/4’i kadardır. Plüton’un uzun süre ilk bilinen uydusu Charon’dur. Charon, Plüton’un yarı büyüklüğündedir (1186 km). Plüton ve Charon sanki birbirine kilitlenmiş gibi dönerler. Charon, Ay’ın Dünya’ya gösterdiği gibi hep aynı yüzünü gösterir. Bu uydunun çok ince bir atmosferi vardır. Bazı astronomlar Plüton Charon çiftinin, eskiden Neptün’ün uyduları olduğunu ve bir çarpışma sonucu ondan ayrıldığını ileri sürmektedir. 2005 yılında 2 küçük uydusu olduğu da ortaya çıkmıştır. 2006 yılında bu uydulara Hydra ve Nix adı verilmiştir.
Mitolojik Öyküsü:
Roma mitolojisinde Plüto, Yunan mitolojisinde Hades olarak geçer. Hades, yeraltı dünyasını yönetir. Bu dünya hiçbir canlının girmek istemediği yerdir. Hades tanrı olmasına rağmen halk bile onun yerinde olmak istemez. Homeros’un kaleme aldığı İliada’da Akhilleus’a şu sözleri yazmıştır.
“Hades’te öbür dünyadan yaşayan bir kral olmaktansa, bu dünyada en ağır şartlarda yaşayan bir ırgat olmayı tercih ederim”
Hades, yeryüzünden birkaç kere çıkmıştır. Bunlardan biri Persephone’yi kaçırmak içindir. Onu zorla alıkoyarak karanlık ülkesine kraliçe yapmıştır. Hades’in Zeus gibi gönül maceraları yoktur. Yeraltı tanrısı, Persephone’nin annesi Demeter ile buluşmasına izin verse de yaptığı bir hileyle Persephone’nin yanında kalmasını garantilemiştir. Birçok aşık, Hades’in topraklarına aşklarını bulmak için girmiştir. Hades korkulan dünyayı, ama kişileri de büyük bir güçle içine çekip onları olduklarından daha farklı kılan enerjiyi temsil eder.
Gülden Bulut, 2020