William Shakespeare’in “Julius Caesar” adlı Cassius adlı karakter Brutus’a şöyle der: “Sevgili Brutus, kabahat yıldızlarımızda değil bizzat kendimizdedir.” Genelde astrolojiyle ilgilenen çoğu kişi yaşadıklarının suçunu yıldızlara atfetmekte büyük bir ustalık gösterir. Bu kişiler bir bakıma haklıdır, insanın kendi sorumluluğunu alması o kadar kolay değildir. Yıldızlar kader çemberini oluşturmuşlardır, insanlara da bu fasit daire içinde dönmekten başka çare kalmaz. Bu noktada felsefenin de en büyük sorularından biri karşımıza çıkar. Ne kadar özgürüz? Yoksa çok önceden yazılmış bir senaryonun yazılmış repliklerini tekrarlayan bir kahramanı mıyız?
İrade kelimesi Arapça rvd kökünden gelir, istemek, arzulamak, tercih etmek anlamlarında kullanılır. İrade bir nevi yapabilme, herhangi bir zorunluluk olmadan uygulama gücüdür. İradesini kullanabilen kişi kararlarını verirken özgür ve bağımsız davranabilir. Ama gel gör ki sınırları belirlenmiş bir alanda yaşıyoruz. Etnik kimliğimizi, annemizi, babamızı, içinde doğduğumuz coğrafyayı seçemiyoruz. Hayata belirlenmiş koşullar içinde başlıyoruz. Determine bu dünyada ne kadar özgür olabiliriz?
Batı astrolojinin önde gelen figürlerinden biri Ptolemy, “Tetrabiblos” adlı eserinde bu noktada bizi düşünmeye teşvik ediyor: Kesin bir öngörünün yapılmasının zorluğundan bahsediyor. Ona göre bir fikrin tohumu o olayın gelişimi veya eğilimi ile ilgili bilgi verebilir ve gelecek gezegen döngülerine bakarak olumlu olumsuz dönemleri adlandırmak mümkündür. Fakat Ptolemy’e göre bir “an”a ait göksel konfigürasyon kesinlikle daha önceki olanla tam olarak aynı olamayacağından astroloğun geleceğe dair öngörüsü gerçekçi değildir.
Bir de psikolojik astrolojik perspektifinden bakalım: İlerletilmiş haritalarınız veya transitler natal haritanızla zorlu görünümler oluşturabilir. Bir astrolog bu noktada çeşitli olayları öngörebilir ama astrolog şunu bilemez; bu etkileşime kişinin nasıl tepki vereceğini. Kişinin cinsiyeti, aldığı eğitim, aile geçmişi veya göz ardı ettiğimiz başka belirlenmişlikler seçimlerinde etkin olacaktır. Zor zamanında bir kişi kendini balkondan aşağı bırakıp yerçekimine yenik düşüp ölümü seçerken bir diğeri sonuna kadar savaşıp anka kuşu gibi zorlukları dönüştürmeyi başarabilir.
- yüzyılda un ufak edilen astroloji günümüz dünyasına özgür iradeye yer açan insan merkezli hümanist kavramlarla geri dönebilmiştir. “Hayır” ve “şer” olarak verilen hükümlerin postmodern dünyamızda yeri yoktur. Hümanist astrolog Dane Rudhyar, insan merkezli astrolojiyi önerir. Ona göre olaylar insanların başına değil, insanlar olayların başına gelir. Rudhyar, “Bize ne oluyorsa, onun olması gerekir.” der. Her kriz bir meydan okumadır, her astrolojik transitin dönüşüm, arınma ve genişleme için fırsattır. Kader-özgür irade dilemmasında neye muktedir olduğumuz, kader varsaydığımız çıkmazın bize ne dediğini işitmek kadar önemlidir.
Gülden Bulut, 2023
Her hakkı saklıdır.