Bu yazının amacı, Hellenistik astrolojinin temellerinde bilinmeyen bir şemanın varlığını göstermektir. Size erken astrolojik kavramların birbirine nasıl bağlandığını göstereceğim, nihayetinde evlerin bazı evlerin anlamlarının motivasyonunun yanı sıra dört elementin burçlara tahsis edilmesinin gerekçesi ortaya çıkacak.
Akdeniz bölgesinde MÖ. 1. yy ile 7.yy arasında Mutlu olma-Sevinenler (Joy) ilgili yazılan astrolojik metinlerde her bir yedi klasik gezegenin on iki “ev” ve “ikamet” ile ilişkili olduğu söylenir. Herbir gezegen bir evde sevinir. Bu makalede gezegenlerin sevindikleri evlere atıfta bulanacağım.
Yazarların çoğuna göre, gezegenlerin sevindikleri ev şöyledir.
- Güneş, 9. evde sevinir
- Ay, 3. evde sevinir
- Jüpiter, 11. evde sevinir
- Venüs, 5. evde sevinir
- Mars 6. Evde sevinir
- Satürn, 12. evde sevinir
- Merkür 1. evde sevinir
Bu evlere, yükselen burca göre sayıları ile gönderme yapmak yerine örneğin 5. Ev demek yerine özel belirli isimlerle anılırlar. Helenistik geleneğe göre evlerin ortak isimleri şöyledir:
- 9. ev “Tanrı’nın yeri” veya sadece “Tanrı” (Theos) olarak adlandırılır.
- 3. ev “Tanrıça” (Thea) olarak adlandırılır.
- 11. eve “İyi Ruh” denir (agathos daimōn).
- 5. evin adı “İyi Şans” (agathē tuchē).
- 6. evin adı “Kötü Şans” (kakē tuchē).
- 12. evin adı “Kötü Ruh” (kakos daimōn).
- 1. eve, bir geminin dümeninde olduğu gibi “dümen” (oiax) adı verilir.
Kalan evlere de şu isimler verildi. Fakat bu evler sevinmezler, burada hiçbir gezegen mutlu değildir.
- 2. ev “Hades Kapısı” (Haidou pulē) olarak adlandırılır.
- 8. ev “Boşta” yer (argos) olarak adlandırılır.
- 10. ev “Midheaven” (mesouranēma) olarak adlandırılır.
- 7. ev “batış” yeri (dusis) olarak adlandırılır.
- 4. ev “yeraltı” mekanı (hupogeion) olarak adlandırılır.
10., 7. ve 4. evlerin isimleri astronomik açıdan tamamen açıklayıcıdır. Ancak, diğer evlerin birçoğunun adları doğal olarak astronomik değildir. Ama bunun yerine gezegenlerin sevindiği evlerdir. Örneğin 9. evin Tanrı’nın evi olduğu söylenirken, 9. evin Güneş’in sevindiği evdir. Karşıt evi tanrıçanın evidir ve bu evde Ay sevinir. İki iyicil gezegen iki iyi evle ilişkilendirilir ki bunlar sırasıyla, İyi talih ve İyi ruh evidir. Tersine iki kötücül gezegen Mars ve Satürn, “Kötü talih” ve “Kötü ruh” evi ile ilişkilendirilir.
Sevinenlerin aynı yerdeki bazı evlerin adlarının anlamı ile astrolojik anlam arasındaki bu yakın ilişki, iki kavram arasındaki ilişkiye ima ediyor gibi görünüyor. Bu bağlantı 4. yüzyıl astroloğu Firmicus Maternus tarafından doğrulanabilir. Mathesis adındaki tanıtım materyalinde 5. evi “İyi talih olarak adlandırılır, çünkü burası Venüs’ün evidir. Benzer şekilde, 6. eve Kötü Talih dendiğini de söyler. Çünkü Mars’ın evidir. Aynı yüzyılda astrolog Paulus Alexandrinus’a göre 3. ev “Ayın Evi”, 5. Ev “Venüs’ün Evi”, 6.ev “Mars’ın Evi” vb.’dir.
Manilius, Venüs’ün sevindiği evleri alternatif bir şemayla tanımlayan antik bir yazardır. Manilius’a göre Venüs 5. Ev yerine 10. Evde, Satürn 12. Ev yerine 4. Evde sevinir. Maalesef Manilius’un metni bu alternatif planı içeren tek metin olduğundan, bu düzenlemenin bir geleneği gösterdiği belirsizdir. Metnin iletiminde bir hata veya kendine has bir ekleme yapmış olabilir. Her iki argüman ve Manilius’a karşı görüşler son 20 yılda farklı bilginler tarafından yapılmıştır.
Sevinenlerin Temel Modeli
Sevinenlerin düzenlenmesindeki birçok model arasında, ilk bakışta öne çıkan iki tane vardır. Birincisi, Helenistik doktrin ile ilgili olan “sekt”tir.
Bu doktrine göre, gezegenler iki “fraksiyon” ya da “sekt” (hairesis)’e bölünmektedir. Güneş önderlik ettiği gündüze ait, gündüzcü sekte, Ay önderlik ettiği bir gece veya geceye ait sektedir. Klasik gezegenler daha sonra iki sekte eşit olarak bölünmüştür. Her sekt iyicil ve kötücülleri içerir. Jüpiter ve Satürn, Güneş gündüzcü gezegenlerdir. Venüs ve Mars, Ay gececi gezegenlerdir. Merkür’ün nötr olduğu söylenir. Sabah yıldızı olduğunda gündüz sektine ait, akşam yıldızı olduğunda geceye ait sektedir. Sevinenlerin düzenlenmesinde belirgin model, üç gündüzcü gezegen haritanın üst yarıküresinde, gececi gezegenler ise haritanın alt küre yarıküresinde birlikte gruplandırılmasıdır.
Bu, gündüzcü gezegenlerin gündüzleri ufkun üstünde olduğunda ve gece ufkun altındayken sevindiğini söylenmesi, sekt ile ilgili ayrı bir doktrinle bağlanmış gibi görünmektedir, oysa gececi gezegenlerinin ufkun altında olduğunda ve gece ufkun üstünde sevindikleri söylenir. Her iki sekte katılabilen Merkür, 1. Evde sevinir ki bu ev, sadece iki evden biridir ki ufkun altında ve üstünde de olsa aynı evde bulunacaktır. (Helenistik gelenekte tüm burç ev sistemi kullanıldığından)
Sekt ile ilgili bu modele ek olarak, Işıklar, iyiciller ve Merkür iyi evlerde sevinir. Bu evler yükselen burçla ile klasik açılardan birini yapar (kavuşum, sekstil, kare, üçgen, karşıt), iki malefik (kötücül) yükselen ile açı yapmayan kötü evlerden ikisinde sevinir. Bu kalıplar basittir çünkü temel kavramlara dayanır. Son zamanlarda sevinenleri Helenistik astrolojideki diğer birçok konseptle birleştiren birkaç ek model keşfettim. Bunlar aşağıda tartışılacaktır.
Element ve Burçlar Çevreleyen Gizem
Geçtiğimiz 20 yıl boyunca, dört klasik elementin Ortaçağ ve Modern astroloji geleneklerinde ilişkilendirildikleri zodyak burçlarına nasıl tahsis edildiğini çevreleyen bir gizem var. Geç antik çağlardan beri standart şema şöyledir.
Ateş burçları; Koç, Aslan, Yay
Toprak burçları; Boğa, Başak, Oğlak
Hava burçları; İkizler, Terazi, Kova
Su burçları; Yengeç, Akrep, Balık
1993’te Robert Schmidt ve Robert Hand’in Vettius Valens ‘Antolojisi Kitabı I, kitabına ait çevirilerinde erken Helenistik dönem yazarı Valens’in dört element ve zodyak burçları arasındaki tanıdık bağlantılardan bahseder. Örneğin Valens, Koç’un ateşli, Boğa’nın topraksı, İkizler’in hava ve Yengeç’in suya ait olduğunu söyler. Bu şekilde Valens, daha önceki örnek bir kaynaktan alıyormuş gibi görünüyor ki bu bilgi onun zamanında ortak bilgi olabilir. Schmidt, Valens’in element-burç ilişkisinin başlatanın kendisi olmadığını ima ediyor.
Thrasyllus, Manilius ve Dorotheus gibi önceki kaynaklar, elementlerin zodyak burçlarına atandığı aynı şemadan bahsetmezler. Her ne kadar burçları üç veya “üçlülük” kümeler halinde gruplasalar da, her üçlülüğü belirli bir gezegensel yöneticilikle ilişkilendirirler. Bunlar genellikle aşağıdaki şekilde düzenlenen üçlü veya trigon lordlarıdır:
Burçlar Gündüz Gece İşbirlikçi
Bu nedenle, birçok astrolog burçları, dört adet üçlü olarak gruplandırırken ve her birini bir dizi gezegensel yöneticilik ile ilişkilendirirken, burçları belirli elementlerle ilişkilendirmedi. Bunun yerine üçlülüğü ve yöneticilerini kuzey, güney, doğu ve batı olmak üzere dört ana yöne bağlı dört rüzgarla ilişkilendirdiler. Böylece, üçlülük ile dört element arasındaki bağlantı her zaman bugünkü gibi verilmemiştir.
Valens’in daha eski bir çağdaşı olan Ptolemy, elementleri üçlülüklerle de ilişkilendirmedi ve Valens’in zamanından sonra bile eleman-üçlülük şemasından sadece birkaç Helenistik yazar tarafından nadiren bahsedildi.
Rhetorius, 6. ya da 7. yüzyılda Helenistik geleneğin sonuna doğru yazılmış olan özetindeki şemadan bahseder. Firmicus Maternus, 4. yüzyıl metnindeki elementlerle bağlantılı burçlardan da bahsetmiş gibi görünüyor, ancak kanıt biraz yetersiz, çünkü konuyu tartıştığı Mathesis’in büyük bölümü eksiktir. Diğer tanınmış Helenistik astrologlarından Porfir, Hephaistio ve Paulus bu konuda sessizdir, ancak onlardan tanıtım metinlerinde elementsel niteliklerinden bahsetmelerini beklerlerdik tabii ki bunların farkında olmaları ve onaylamaları durumunda.
Buradan üçlülüğün dört elementle ilişkilendirilmesi gerekmediği sonucuna varabiliriz, ancak olabilir de. Bağlantıları daha sonraki bir eklemeyi veya belki de astrologların anlaşamadığı bir şeyi temsil ettiğini gösterebilir. İkincisi daha olası görünüyor, çünkü Valens ve Ptolemy bu bağlantıyı görürken, aynı zaman diliminde ve aynı yerde yaşayan çağdaşları görmedi.
Sonraki yüzyıllarda element-üçlülük düzeninin yaygın olarak benimsenmesi ile ilgili olarak, Rhetorius’un Valens’e yaklaştığı ve onun Compendium’dan birkaç kez alıntı yaptığını biliyoruz, muhtemelen Valens’i dört elementin üçlülüğe uygulamasının kaynağı yapıyor. Pingree, Rhetorius’un Compendium’umun, erken Ortaçağ geleneğinde Mashaallah gibi astrologlar için mevcut olduğunu gösterdi. Bu, dört elementi üçlülere atama pratiğinin Ortaçağ geleneğine aktarıldığına yol olabilir. Öte yandan Valens’in Antolojisi, büyük ihtimalle MS. 3.yy ve 4. yy civarında Farsça diline çevrildi, ve bir kısmı da Rhetorius’tan bağımsız olarak Arap yazarlara aktarıldı, bu yüzden daha sonraki geleneğe doktrin için birden fazla giriş noktası olmuş olabilir. Kaynak ne olursa olsun, 8. yüzyıldan sonra dört elementin zodyak burçlarına atanması, Batı’daki astrolojik metinlerde yaygınlaştı.
Yazar: Chris Brennan
Çeviren: Gülden Bulut